1. tehlike arz etmek, risk oluşturmak
- (fr) Le pont a été fermé parce que la fissure décelée sur le pied nord fait courir un danger.
- (tr) Köprü kapatıldı çünkü kuzey ayağında fark edilen çatlak tehlike arz ediyor.
- (fr) Les mines terrestres font courir un risque persistante pour les enfants de la region.
- (tr) Kara mayınları bölgedeki çocuklar için sürekli bir risk oluşturuyor.
Kullanım notu: Aynı anlamlara gelen faire courir un danger ve faire courir un risque deyişleri birbiri yerine kullanılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder